Sosyal medya platformları hemen hemen hepimizin hayatında önemli bir yer kaplıyor. Son zamanlardaki popüleritesi ile TikTok da bu platformların en başında geliyor. Öyle ki, TikTok artık yalnızca boş vakitlerimizde bir video bitmeden diğerine doğru aşağı kaydırdığımız bir platform olmaktan çıktı, hayatımızı yönlendirme noktasına doğru ilerledi. Yeni neslin Google’u olma yolunda çok önemli geliştirmeler de yapan platformun bu yükselişine karşı ayak uydurmak ve firma dinamiklerinizi bu çerçevede güncellemek şu sıralar sıklıkla benden duyabileceğiniz bir söylem ama bugün konumuz bu değil.

TikTok’un hayatımızın her alanına kolaylıkla yön verebildiği bir dönemde yaşıyoruz. Tabii bu yönlendirmeler her zaman ideal olana doğru olmuyor maalesef. Kimi zaman hatrı sayılır büyüklüklerdeki kitleleri olumsuz etkileyecek şekilde de gerçekleşebiliyor. Bunun son örneğini ‘quiet quitting’ akımı ile deneyimlemiş olduk.

Sessiz İstifa Akımı Nasıl Başladı?

@zaidlepplin isimli TikTok kullanıcısının paylaştığı bir video, bugün bu konudan tüm dünyanın bahsediyor olmasına sebep oldu. Yaklaşık olarak 13 bin takipçiye sahip bir hesabın dünyanın dört bir yanından farklı sektörlerdeki iş insanlarını ve iş dünyası dinamiklerini etkileyecek bir konuyu ortaya çıkarması ile başladı süreç. Bu viralite ve etki seviyesi, yayılmaz hızı başlı başına bir yazı konusu aslında ama şimdi biz sessiz isitfaya odaklanalım…

Videonun ana teması ‘işin senin hayatın değil’ anlayışı. Tüm dünyayı etkileyen bu akım, 17 saniyelik bir videodan ibaret olmaktan çıkarak iş dünyasının konuştuğu bir kavram haline geldi.

@zaidleppelin On quiet quitting #workreform ♬ original sound – ruby

Sessiz İstifa Nedir?

İlk olarak ‘quiet quitting’in, yani sessiz istifanın tam olarak ne anlama geldiğine değinelim. Aslında sessiz istifanın işinizden istifa etmekle uzaktan yakından alakası yok. Sessiz istifa anlayışı, yalnızca işinizin gerektirdiği kadarını yaparak daha fazlası için efor sarf etmemenizle bağdaşıyor.

Birçok kaynağa göre bu konunun ortaya ilk çıkışı pandemiyle birlikte çalışanların yaşadığı tükenmişlik hissi. Pandemiyle birlikte iş yeri artık ofis dışına tam anlamıyla çıkmış oldu ve çalışanların nerede olduğundan bağımsız bir şekilde hayatlarını ele geçirdi. Hangi firmada, hangi pozisyonda çalıştığı fark etmeksizin çalışanların büyük bir çoğunluğu bu tükenmişliği pandemi sürecinde tatmış oldu. Bunun büyük etkenleri arasında birçok işverenin ‘Zaten evdesin, akşam attığım maile dönüş yapabilirsin’ beklentisi yer alıyordu. Başlangıçta bu durum çalışma verimliliğini artırıyormuş gibi görünse de aslında büyük bir tükenmişliği de beraberinde getirdi.

Sessiz İstifa Yeni Bir Şey Değil Aslında

Tamamen ‘ben’in ön plana çıktığı bir dönemde yaşarken aslında sessiz istifa kültürünün hayatımıza yeni yeni girdiğini söylemek yanlış olacaktır. Genelde insanların kendi zevk ve ihtiyaçlarını ön plana koydukları bu ‘BEN’ döneminde iş hayatınızda mutlaka sessiz istifa anlayışıyla çalışan birilerine tanık olmuşsunuzdur. Adını ‘sessiz istifa’ koymadan eskilerin ‘salla başı, al maaşı’ diye tabir ettiği bu konu çok yeni olmamasına rağmen TikTok’taki bu video ile bu durum bir nevi normalleştirilmiş ve teşvik edilmiş oldu/oluyor. Yani bundan sonra iş yerinizde verilen işten daha fazlasını yapmayan, mesai saatleri dışında bir anda hayalete dönüşerek ulaşılması imkansız insanlarla karşılaşmanız çok daha muhtemel.

Çalışanlar Neden Sessiz İstifayı Haklı Buluyor?

Tabii bu konuya yalnızca işverenlerin penceresinden bakmak doğru olmayacaktır. Çalışanları bu davranışa iten şeyleri de göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Çalışanların pandemi döneminde iş yükleri artmasına rağmen maaşlarında bekledikleri oranda bir artış yaşanmaması, mesai dışında da fazlasıyla çalışmalarının beklenmesi ve işi hayatlarının merkezine almalarının istenmesi gibi durumlar söz konusuydu. Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde sessiz istifanın özellikle de pandemi döneminin bitiminde etkilerini açıkça göstermesinin sebebi daha net bir şekilde anlaşılıyor.

Çalışanların yaşadığı tükenmişlik durumu aslında öyle hiç de hafife alınacak bir olgu değil. Bu durum, işlerin verimliliğini etkilemesinin yanı sıra aynı zamanda çalışanlarda uzun süreli etkisini gösterecek fiziksel ve mental sorunlara da yol açabiliyor. Bu nedenle sessiz istifayı çalışanların hem mental hem de fiziksel sağlıkları için olumlu olarak değerlendiren uzmanlar da var. Yine de , birçok uzman sessiz istifanın kalıcı bir çözüm sunmayacağı düşüncesini de taşıyor. Zira bu anlayış ile çalışanların işlerinde başarılı olamayacağı aynı zamanda bu anlayışla çalışanların potansiyellerini tam anlamıyla gösteremeyeceklerini, sıradanlaşacaklarına dair görüşler de insan kaynakları uzmanlarının çekinceleri arasında yer alıyor.

Tabii durumu yalnızca çalışma temelinde ele almamak gerekiyor. Sessiz istifanın sebep olduğu şeylerden biri de iş yerindeki sosyalleşmenin zayıflaması. İşyerinden kendini soyutlamaya başlayan çalışanların çalıştıkları yerin sosyal etkinliklerine katılım gösterme isteği azalıyor, iş arkadaşlarıyla aralarındaki ilişkilerde sorunlar meydana geliyor, aidiyet hisleri giderek azalıyor…

Sessiz İstifa Bir Sorun Mu? Sorunsa Nasıl Çözebiliriz?

Dünya çapında belirsizliğin hakim olduğu bir ekonomi, yorucu bir pandemi süreci, güvensizliğin arttığı bir ortam ve devamlı, hızlı değişikliklerin olduğu dinamik bir dönemde yaşıyoruz. İnsanların tüm bunlarla başa çıkabilmek için yeterli güçte bir psikolojiye sahip olmamaları da gayet anlaşılabilir bir durum. Sessiz istifanın hem işverenler hem de çalışanlar üzerindeki etkisi ile başlıca sebepleri bu gerçekler unutulmadan ele alınmalıdır. Çalışanların psikolojilerinin zayıflaması, iş yerinde yeterli eforu sarf edilebilmelerinin önüne geçiyor olabilir. Bu da sessiz istifanın bir anda çevremizdeki birçok kişinin uyguladığı bir yöntem olmasına sebebiyet verebilir.

Peki modern direniş olarak da değerlendirilen sessiz istifa ile işverenler nasıl başa çıkmalı?

İşe ilk olarak çalışanların özel hayatlarına, mesai saatleri dışında kendilerine ayırmak istedikleri zamana saygı duymakla başlanmalı. Bu da hiçbir çalışanın gece atılan bir maile hemen geri dönüş yapmak zorunda hissettirilmemesinde yatıyor. Çalışanlar bu zorunluluk hissinden kurtulduklarında iş yerlerini ‘güvenli alan’ olarak da görmeye başlayabilirler. Aynı zamanda çalışanların işe girerken onlara çizilen iş tanımlarının dışında işleri yapmalarını istememek de gerekiyor. Çalışanların işlerini benimsemeleri konusunda bu durum oldukça önem taşıyor. Ve son olarak çalışanların verilen işlerin yoğunluğu ve yoruculuğuyla doğru orantıda maaş almalarını sağlamak gerekiyor. Böylece çalışanlar emeklerine yabancılaşmaz, çok daha verimli ve istekli bir şekilde çalışmalarını sürdürebilir hale gelirler.

İşverenlerin sessiz istifa ile başa çıkması için verebileceğimiz tavsiyeler yukarıda saydıklarımken, elbette iş yalnızca işverenler ile bitmiyor, çalışanların da bu konuda almaları gereken sorumluluklar bulunuyor.

Çalışan Cephesinde Neler Yapılmalı?

Çalışanların bir işi kabul etmeden önce teklif edilen işin onlara uygunluğu konusunda iyi karar vermesi gerekiyor. Kötü giden bir ekonomide iş seçme özgürlüğü bir lüks gibi görünse de çalışanların kendi sağlıkları için bu faktörü tamamen göz ardı ederek işleri kabul etmemeleri öneriliyor. İşin kendinize uygunluğunun göz önünde bulundurulması, çalışanların kendilerini uzun vadede avantajlı konuma getirmek için dikkatle düşünerek vermeleri gereken doğru kararların başında geliyor. Ayrıca çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri, yeşerebilecekleri işleri tercih etmeleri onların motivasyonunu artıran faktörlerin başında geliyor.

Bir işten daha fazla öğrenecek bir şeyimizin kalmadığını gördüğümüzde o işe karşı ilgimizin günden güne azaldığı bilinmeyen bir gerçek değil. Bu nedenle çalışanlar kendilerini devamlı olarak geliştirebilecekleri, yeni bir şeyler öğrenebilecekleri işleri tercih etmeleri gerekiyor.

Bunu çalışanlara sağlama konusunda işverenlerin de desteklerini göstermeleri önem taşıyor. Örneğin biz ROIVA’da çalışanlarımıza sınırsız eğitim, gelişim alanı sunuyoruz. ROIVA’da çalışanlarımızın gelişimine katkı sağladığımız bir takım yan haklar şunlar;

  • Ücretsiz Master Class Dijital Pazarlama Eğitimi
  • Ücretsiz Temel İngilizce Eğitimi (Özel eğitmen eşliğinde)
  • Uzmanlık alanı ile alakalı özel eğitim taleplerinde şirket sponsorluğu (PM, Scrum vb.)
  • Ücretsiz atölye, webinar, seminer katılımları
  • Herkesin ROIVA ve ROIVA Akademi ile alakalı içerik üretme özgürlüğü ve bu konuda destekler, eğitimler sunulması
  • -Yakında- Ücretsiz pilates/yoga seansları
  • Ücretsiz şirket kitaplığı ve kitap okuma izin talebi
  • Farklı yerden çalışma izni

Ben her zaman çalışanların kendilerinde yeterli motivasyonu bulduklarında fark yaratmayı başarabildiklerini, bu başarıları görüldüğünde ve takdir edildiğinde büyük bir heyecan duyarak işlerine çok daha bağlı hale geldiklerini gözlemliyorum. Ancak buradaki anahtar kelimenin ‘motivasyon’ olduğu unutulmamalı. Çalışanların fark yaratmak için yaptıkları işe karşı tam olarak motive olmaları gerekiyor. Saydığımız tüm bu duygusal faktörler bir yana, maddi faktörlerin çalışanların motivasyonu konusundaki büyük etkisi tartışılmaz bir noktada yer alıyor. Çalışanların büyük bir çoğunluğunun en büyük motivasyon kaynağı, aldıkları maaş ile doğru orantıda bulunuyor.

Hem işverenlerin hem de çalışanların gerekli adımları atmasıyla sessiz istifa kültürünün çok da yaygınlaşmadan son bulabileceği öngörülebilir. İşverenler için iş yerindeki verimlilikle doğrudan alakalı olan bu konunun, aynı zamanda çalışanların da sağlıkları ile doğrudan bağlantısı olduğu için vakit kaybetmeden çözüme kavuşturulması gerekiyor.

Bu hayata bir kez geliyoruz ve onu da stresle, kötü duygularla ve birilerine katlanarak geçirmeyelim. Sevdiğimiz işi yaparsak aslında bu sorunların da neredeyse tamamından kurtuluruz. Ben 2007’den bu yana sevdiğim işi, mutlu olduğum, geliştiğim, geliştirdiğim, etkisini etrafımdaki insanlarda gördüğüm, gözlemlediğim bir alanda çalışıyorum. Ve çok şükür çok mutluyum, hep mutluyum. Size de tavsiye ederim :)

E-Bülten

Düzenli olarak dijital pazarlama taktikleri ve püf noktaları almak ister misiniz?

Bu yazıları da okumalısın!